Bu yazımda aşagıdakileri konuları bulacaksınız:
- İngilizce için yola çıkmadan önce nelere ihtiyacınız var?
- Yurtdışında ingilizce eğitim hangi durumlarda gerekli?
- İngilizce ögrenme ile ilgili bilimsel araştırmalar
- Akıcı iş ingilizcesine Türkiye’de sahip olabilir misiniz?
- New York’ta çalışıyor olsaydınız ingilizceniz ne kadar gelişirdi?
- Gerçek hayat hikayeleri
- İş ingilizcenizi geliştirmede yapılan hatalar
Serdar Kaya, İstanbul – 2010
Sorun: Ön Yargılar ve Disiplinsizlik !
Türkiye gibi eğitim sistemi yeterli olmayan gelişmekte olan ülkelerde, ingilizce ögrenmek gerçekten zor bir meziyet. Ve buna birde yıllar içerisinde yanlış bilgilendirmeleri de eklerseniz, ingilizce sanki kaf dağının arkasında, ulaşılamaz gibi görünür.
Nerden mezun olursanız olun: Şayet ingilizceniz akıcı ise ve kullanmıyorsanız bir süre sonra erimeye başlar, şayet ingilizceniz yoksa, ögrenmek zordur, yada az bir şey vardır ve akıcı duruma getirmek istersiniz ancak sonuç alamazsınız!
İngilizce ögrenme ve akıcı bir seviyeye getirmede karşılaştığım en büyük sorunların başında “yanlış düşünceler” ve “önyargılar” geliyor. Nedense toplumumuzda ingilizce ögrenme konusunda büyük yanılgılar oluşmuş.
Yakın çevremde bir çok dostumda da bunları gözlemliyorum. Bu önyargılara örnek vermek gerekirse: Amerikalı yada İngiliz hocadan daha iyi ingilizce ögrenilecegi, yada yurtdışında ingilizcenin çok daha kısa sürede ögrenilecegi, bir başka örnek. Sınıfta Türkçe konuşmanın ingilizce ögrenmeyi engelleyecegi düşüncesi!
Ders verdiğim üniversitelerden tutunda orta düzey yönetici kademesine gelmiş bir çok kişiye kadar, gerçekle hiç bir alakası olmayan düşünceleri görüyorum Türkiye’de. Aşagıda bunları bilimsel araştırmalar ve gerçek hayat hikayeleri ile izah etmeye çalıştım.
İngilizce ögrenmede bir diğer sorun ise disiplin eksikliği. Disiplinli bir insan değilseniz boşuna zamanınızı ve paranızı harcamayın. İngilizce için disiplin şart! Kendinize bir çalışma programı hazırlayıp o programa sadık kalamıycaksanız kendiniz kandırmayın. Nasıl bir çalışma programı hazırlanmalı? Buna da değinmeye çalışacağım.
ingilizce eğitimde yola çıkmadan önce:
eksiklerinizin neler olduğuna karar verin
akıcı bir ingilizceniz olabilir ancak iş ingilizceniz olmayabilir yada yeterli değildir. Daha zengin bir iş ingilizcesi de isteyebilirsiniz. İngilizcenizde neyin eksik olduğuna ve neye ihtiyacınız olduğuna karar vermelisiniz.
Hiç bir fikriniz yoksa neyde eksik oldugunuzu belirlenmeniz zor olacaktır, bu yollardan geçmiş biri olarak size yardımcı olmaya çalışayım:
1- İnternette ingilizce yazılanları anlamak istiyor olabilirsiniz ve şu an kendinizi yetersiz görüyorsunuzdur
2- yurtdışına çıktıgınızda kendinizi ifade edebilecek kadar ingilizceye hakim olmak istiyor olabilirsiniz.
3- Televizyonda filim izlerken ingilizce konuşulanları anlamak,
4- iş toplantılarında özellikle ingilizce konuşuldugu durumlarda anlamak istiyor olabilirsiniz,
5- günlük iş hayatında ingilizce olarak raporları yazmak istiyor olabilirsiniz,
6- yurtdışında master,mba yada doktora yapmak istiyorsunuzdur ve o nedenle TOEFL dan yeterli puan almak istiyor olabilirsiniz.
Tüm bu saydıklarım neden ingilizce ögrenmek istiyorsunuz sorularının cevabıdır, listeyi detaylandırabilirsiniz. Ancak çok büyük olasılıkla eksikleriniz yukarıda sıraladıklarımdan bir yada bir kaçıdır.
Size yardımcı olmak açısından hemen herkes yukarıda sıraladıgım listeden 1,2 ve 3.aşamaya kadar ingilizce bilgisine sahip olması hem bireysel anlamda hemde mesleki anlamda günümüz dünyasında şarttır. O nedenle ilk yapmanız gereken ingilizce açısından internette araştırdıgınız yabancı kaynakları okuyup anlayabilir noktaya gelmek olmalı sonraki hedeh yurtdışında yada bir yabancı ile kendinizi ifade edebilecek seviyeye gelmek olmalı ve sırayla yukarıdaki aşamaları halletmelisiniz.
Kısaca söylemek istediğim, çok uzun soluklu büyük hedefler koymayın kendinize. Küçük ve kısa zamanlı hedefler ile yola çıkın. Bir hedefe ulaştıgınızda diğer hedeflere odaklanın.
Eğitmen profilini iyi inceleyin
her ne eğitimine gidecek olursanız olun, MBA programı dahi olsa, ahçılıkta olsa, ismi Harvard olduğu için gitmeyin! Ders alacagınızın hocaların background’unu inceleyerek gidin! (Ki Harvard’ı Harvard yapan da hocaların hepsinin background larıdır)
Bu konuyla ilgili çok sayıda gerçek hayat hikayesi dinliyorum: geçmişte verilen yanlış kararlar ve duyulan pişmalıklar...
Hele Türkiye’ye geldiğimde eğitim işinin ne kadar ticaret ve aldatmacaya dönüştüğünü çok üzülerek görüyorum.
Disiplin olmazsa olmaz!
Sıkca karşılaştıgım durum. Başarılı insan ve başarısız insan arasındaki tek fark “disiplin” dir! Hani hep sosyal medyada sağda solda okuruz ya, başarılı insanların özellikleri, zenginlerin hikayeleri gibi. İşte o başarıların o hikayelerin hepsinin altında sıkı bir disiplin ve kararlılık vardır.
Disiplinsiz, aldığınız kararları uygulayamayan bir insansanız hayatta ezik büzük bir tip olarak yaşamaya mahkum kalırsınız. Muhtemelen bu yazının bundan sonraki kısmını da bu cümleden sonra okumazsınız!
İngilizce’de Nasıl Bir Çalışma Programı Gerekir?
En önemli kısım aslında. Kendinize şartlarınıza uygun bir çalışma programı yapın. Bu programı aşırı abartmayın önce en basit programdan başlayın, şayet bu programa uydugunuzu görürsenüz programı biraz daha geliştirin ama yine abartmayın!
Abartılı çalışma programları bir süre sonra sizi yorar ve devamını getiremezsiniz. Ve bu durum özgüveninizi zedeleyerek ingilizce ögrenmenizi sekteye ugratır ve çok zor bir iş gibi gelir ingilizce ögrenmek. Yanlış eğitim kurumları yada yanlış eğitme seçerseniz yine aynı sonuçlarla karşılaşırsınız.
Nedir abartılı çalışma programı?
Örnek vereyim. İngilizcenizi geliştirmek istiyorsunu ve hemen kendinize bir çalışma programı yaptınız. Programda her gün 2 saat kitap okumak 2 saat bir şeyler dinlemek koydunuz.
İşte bu ilk aşama için abartılı bir programdır. Tabii burda şunu da belirtmem lazım ben bu yazıyı bana daha çok iş dünyasında çalışanlar ingilizcelerini geliştirmek istediğini söylediği için onları düşünerek yazıyorum. Ama siz üniversite ögrencisi yada iş dünyasına biraz ara verdiyseniz tabii yukarıda saydıgım günde 4 saat abartı olmayabilir. Ama ne olursa olsun ilk aşamada çalışma programını basit tutmanızı tavsiye ederim.
İlk aşama çalışma programı nasıl olmalıdır?
Haftada toplamda 2 saat okuma yapmak, 2 saat bir şeyler dinlemek olabilir. Bu 2 saati 30’ar dakika halinde günlere yayabilirsiniz.
Sabah işe erken gidip, 30 dakika internetten sevdiginiz bir şeyler okuyabilirsiniz, akşamları serviste yada toplu taşıma aracında youtube dan bir şeyler dinleyebilirsiniz.
İş İngilizcenizi geliştirmek için yurtdışında eğitim almaya ihtiyacınız var mı?
Hayır yok!
Hele çalışıyorsanız vede güzel bir işiniz varsa, işinizi terkedip yurtdışına gitmenize hiç gerek yok. Muhtemelen dönüşte aynı pozisyonu bulamayacaksınız. Döndükten sonra Türkiye’ye uyum sorunu ise bir başka büyük sorun olacak. Fakattttt iş yerinden 3 aylık izin alıp bir programa dahil olmak 6 aylık izin alıp bir sertifika programına yazılmak kesinlikle olabilir!
Yurtdışına çıktıgınızda, gittiginiz ülkeye uyum sağlamanız 6 ay ile 2 yıl gibi bir zaman alıyor. En az 6 ay sadece gitmiş olduğunuz ülkenin şartlarına uyum saglamaya çalışıyorsunuz: kalacak yer sorunu, alış-veriş sorunu, ulaşım sorunu, yalnızlık sorunu... İngilizce ögrenmeden ziyade günlük yaşamın sorunlarına enerjinizi harcamak durumunda kaldığınız için ingilizce’ye çok fazla konsantre olamıyorsunuz.
Konuyla ilgili araştırmalarda var, onlara yer vermek istiyorum.
Bilimsel Araştırmalar
George Mason Universitesinden Virginia Collier ve Wayne Thomas 700,000 (yedi yüz bin) öğrenci üzerinde bir araştırma yapmışlar. Araştırmada ana dili ingilizce olmayan Hispanik ( Ana dili İspanyolca olan milletler, çogunlukla Latin Amerika ülkeleri ) ögrencilere akademik bir konuyu ingilizce olarak anlatmışlar. Ve Amerikalı yaşıtlarının seviyesine kaç yılda ulaştıklarını bulmaya çalışmış bu ögrencilerin Virginia Collier ve Wayne.
İngilizce olarak ders alan bu Hispanik ögrencilerin yaşıtları olan Amerikalı ögrencilerin seviyesine ulaşmalarının 7 - 10 yıl arasında bir zaman aldığı sonucu ortaya çıkmış.
Virginia Collier ve Wayne Thomas bu sefer başka bir Hispanik ögrenci grubuna İspanyolca, yani kendi ana dillerinde, açıklamalı olarak ingilizce dersi ve akademik dersler vermişler. Ve bu grup Hispanik ögrencilerin kendi yaşıtları Amerikalı ögrencilerin seviyesine (ingilizce ve akademik ingilizcesi, matematik hesaplamaları vs gibi) ulaşmalarının sadece 4 sene aldığını görmüşler.
Bu çalışmadan çıkan sonuç: ögrenciler akademik ingilizceyi kendi anadillerinde açıklamalı olarak aldıklarında daha başarılı bir sonuç ortaya çıkıyor.
Hatırlayın bazı ingilizce kurslarına kayıt olursunuz, ilk günden karşınıza çıkan ingiliz hoca “no Turkish” der ve siz yalan yanlış bir ingilizce ögrenmeye başlarsınız gerçek hayatdaki karşılıklarını bilmeden!
Dr. David W. Green, University College London yine yaptığı çalışmada ana dilde ögretilen ingilizcenin, ingilizce olarak ögretilenlere göre çok hemde çok daha başarılı sonuçlar verdiğini orta koymuş.
Catherine Snow mesela Harvard Üniversitesi profesörü yapmış olduğu bir araştırmada uyguladığı methodlarda ana dili ingilizce olmayan ögrenciler ana dili ingilizce olan Amerikalı ögrencilere oranla daha hızlı ögrendiğini ve uyguladıgını belirtiyor.
Tabii “billingual education” ve ana dilde eğitim konusunda karşıt görüşte olan bilim adamları da bulunmaktadır. Ülkemizde de bu konu aslında ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Üniversitelerde ögrencilere %100 ingilizce eğitim verilmesi malesef ögrencilerin hiç bir şekilde o konuları kavrayamamasına ve konudan soğumasına sebeb olmaktadır. Bu konuda ısrar edilmesi verilen eğitimin kalitesinin düşmesine neden olmaktadır.
Akıcı iş ingilizcesini Türkiye’de sahip olabilir misiniz?
Evet olabilirsiniz.
İş ingilizcesini akıcı konuşabilmek için ilk yapmanız gereken haftanın 2 saatini pratik yapmaya ayırmak olacaktır. Konuşma yapmadığınız sürece ingilizcenizin gelişmesi mümkün DE-ĞİL-DİR. Hangi ülkede olursanız olun! Binlerce Amerikalı yada İngiliz arasında da olsanız, şayet konuşmuyorsanız ortak paydalarınız yoksa ingilizcenizde gelişim sağlayamazsınız!
İhtiyacınız olan ingilizcenizin kendi mesleğiniz ile ilgili iş ingilizcesi olduğunu unutmayın, finanscıysanız finans ingilizcesine hakim olmak önceliğiniz olmalı. Boşu boşuna adres tarif etmek yada Amazondaki yerlilerin sorunlarını tartışmanız size pek gerekmeyebilir.
iş ingilizcenizi İngiltere’den gelen arkeologlardan ögrenmekte pek mantıklı bir çözüm olmayabilir!
İş dünyasında çalışırken çok geniş bir ingilizce bilgisine ve kelime hazinesine aslında ihtiyacınız bulunmadığını da unutmayın. Binlerce kelime ezberlemenize gerek yok! Tek yapmanız gereken bildiklerinizi kullanmaya başlamak sonra zengin bir anlatım tarzı için çalışılmalıdır...
New York’ta iş tecrübelerimden ve gözlemlerimizden çıkardığımız sonuçlar:
Wall Street de çalışıyor dahi olsanız gün içerisinde kullandığınız kelimeler ve cümleler hemen hemen aynı. Bir iş gününde belirli sayıda kelime ve cümleler kullanıyorsunuz, kullandığınız kelimelerin hepsi çalıştığınız iş ile ilgili kelimeler. Örnek vermek gerekise:
Ve benzeri kalıplar.
Bunun dışında aslında çok geniş ve derin bir ingilizce kullanmıyorsunuz. Ve sosyalleşmeye vakit ayıramıyorsanız, yabancı arkadaşlar edinip zamanınızın çoğunu onlarla geçiremiyorsanız ingilizceniz bir yerden sonra Wall Street’de çalışıyor da olsanız gelişmekten ziyade geriliyor.
Unutmayın, akıcı bir iş ingilizcesi için yurtdışında bir kaç yıl harcayarak, kariyerinizi sekteye uğratmanıza gerek yok. Planlı ve programlı bir şekilde çalıştıgınızda, yurtdışındaki eğitimlere göre daha verimli sonuçlar alabilir, Türkiye’deki işinizi de boşu boşuna bırakmamış olursunuz.
Gerçek Bir Hikaye:
Bir ögrencim bana iki yıl önce bir kurstan intermediate seviyesinden ayrıldığını söyledi ve New York Akademi’deki iş ingilicesi programına katılıp katılamayacagını belirtti. İlk başlarda çok tereddüt ettim. Daha önce böyle bir uygulama yapmadım ve boşu boşuna karşımdaki insanı umutlandırarak O’na faydalı olmayacak bir eğitimi tavsiye etmek istemedim. Fakat ısrar edince, çok ciddi ve istekli olduğunu farkettim. Ufak bir başlangıç yapabileceğimizi ancak bir gelişim göremezsem eğitime devam edemeyecegimizi belirttim.
Cumartesi günleri 2’şer saat iş dünyası konularından konuşarak yola koyulduk. İlk başlarda cümle kuramayacak durumdaydı. 2.ayın sonuna geldiğimizde ise bu ögrencimdeki gelişimden çok çok etkilendiğimi söyleyebilirim. Şu an seviyesi advance üzeri hemen hemen ve gayet akıcı bir şekilde konuşabiliyor! İş dünyasına dair ingilizce olarak yapmış olduğumuz tartışmalarından giderek keyif alır duruma geldim. Kendisi akıcı bir şekilde uzunca konuşabiliyor. Buna benzer başka örnekler de mevcut.
Oysaki Amerika’da uzun yıllar yaşayıpta ingilizce konuşamayan çok sayıda insanla karşılaştığımı belirtmeliyim. Amerika’da o kadar çok ögrencimiz var ki akıcı ingilizceye sahip olamayan, yada 6 ay – 1 yılını sadece gereksiz sorunlarla uğraşmaktan dolayı inglizce ögrenmeye vakit ayıramayan! Ve bir süre sonra psikolojileri bozulmuş şekilde Türkiye’ye dönüyorlar.
Sonuç
Bütün bu anlattıklarımdan “yurtdışına çıkmayın!” anlamını çıkarmamak gerekir. Çok somut hedefler için çıkın. Çok istediğiniz bir bölümde master, MBA - Doktora yapmak, yada sertifika almak gibi.
Yanlış düşüncelerden uzaklaşmadığınız sürece uygulayacagınız bütün çözümler sizi başarısızlığa götürecektir.
Bu yollardan geçmiş ve bu sorunları çözmüş bizlerin tecrübelerini dinleyerek kendinize uygun olan kısımlarını bulmaya çalışmanızı ve uygulamanızı tavsiye ederim.
Umarım bu yazdıklarımın faydası olur
Serdar Kaya